24 Mayıs 2012 Perşembe

Goya'nın izinde....

 Güzel bir bahar günü daha yollardayız.. Vapurla Karaköy'e geçiyoruz ve ardından Pera Müzesi'ni ziyaret.
Goya sergisi çok güzel benim için.. Çınar için ve hatta ilgisi olmayanlar için ise çok zor bir sergi. Gravürlerindeki savaş ve dehşey sahnelerini bakuganlarla, ninja turtles la eşleştirdik bir süre öyle oyalandık. Şuna benzer bir konuşma geçti aramızda:
Ç: "Anne, neden böyle(savaş) resimler yapmış?"
A: Bir daha yapmasınlar, savaş kötü birşey diye.
Ç: Peki bir daha yapmamışlar mı?
A: Hayır maalesef yine yapmışlar.

Çocukların büyükleri taklit ederek savaş oyunları oynadığı resimler de ilgisini çekti. Çok yorulmasına rağen bütün katları gezdik. Hatta en alt kattaki kazılardan çıkarılan eserler kısmını çok sevdi. Enerjisinin artık bitmiş olmasına rağmen orayı da gezdik. Bir dahaki sefere ordan başlarız. Çınar da arkeolog ya da paleontolog olmak istiyor. ;))

Her taraftan gelen ışıklar yüzünden 6 kollu gölge oluştu. Çınar da kendini DÖRTKOL ilan etti. Ben10 yaratıklarından biri. :))
Yemek molası sonrasında atölye arkadaşım Demet Yalçınkaya'nın sergi açılışına katıldık. Çınar da sunumu ilgiyle izledi. Sorular sordu, Demet de içtenlikle cevapladı. Arkadaşlarımı gördüm, benim için de iyi oldu.

Gitmeden önce kapanmasına 15 dakika kalmış olan Yapı Kredi Sanat galerisinde tekrar Red Kit sergisini ziyaret ettik. Bu sefer panolar vardı, Çınar boyunun yetebildiği en küçük Dalton kardeş oldu ;))

Girişteki salon kapısı..
Dömnüşte yine metroyla Mecidiyeköy yaparak babanın işyerine varış. Metro çıkışında Kahve dünyasından fıstıklı krokanlı çikolata aldık. Çok sevdik. Yürürken yedik. Trafik azalınca işyerinden çıkış eve yolculuk. yorgunluktan pili biten Çınar arabada uykuya dalar..... mutlu son :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder